1) Hâin Darbe Kalkışması (1/10)

»

5045defa izlendi

15 Temmuz darbe teşebbüsü bu topraklarda çok kısa sürede olup bittiyse de gerek geçmişinin araştırılması ve gerek gelecekteki etkilerinin incelenmesi bakımından bir depremden çok daha fazla etki ettiğini söyleyebiliriz. Darbe teşebbüsü yerine düşman saldırısı olsaydı yarası bu kadar ağır olmazdı.

Biz olaylara mümin gözüyle bakmak zorundayız. Olayları değerlendirirken imanımızı bir kenara bırakıp yorum yapamayız. Müslüman insanların üzerinde silahlı hareket yapan, insan öldüren ve Allah’ın lütfuyla önlenemeyecek olsaydı, mezarlıkları ve hapishaneleri dolduracak kadar vahşi niyetlerle yola çıkan bu insanların yaptıklarını değerlendirirken iki sözcüğü kullanmamaya dikkat etmek zorundayız. Bu fiillerin faillerine, katiller, caniler, zındıklar, fasıklar, zalimler, vatan hainleri vb. çirkinlik ifade eden kelimeleri kullanabiliriz. Ancak onların aile namusları ile ilgili kelimelere yanaşmamamız gerekiyor.

Bir insanın herhangi bir suçu ne kadar derin olursa olsun, annesinin ve karısının namusu üzerinden yorum yapmamalıyız. Böyle bir yorum Müslümanca değildir. İkincisi: Bu insanlar tam anlamıyla, katildirler, canidirler, haindirler, vatan ve insanlık hainliği bunların üzerinde gerçekleşmiştir. Ancak bunların mümin olmadıklarına, kâfir olduklarına dair kararı Allah verebilir. Cani diyelim, hain diyelim, kafirlerin maşası diyelim ama kafir demeyelim. Bir insanın Müslümanlığını veya kâfirliğini ancak Allah belirleyebilir.

Gerginiz, başımıza getirdikleri musibet sayılamayacak kadar sıkıntı getirdi. Bütün bir Müslüman halkı ağır bir cenderenin içine ittiler. Bu belki de insan katliamı yaptıkları için tevbe etmeden ölüp giderlerse ebedi cehennemde kalmalarını gerektirecek bir suçtur. Ama biz cennetin ve cehennemin bekçileri değiliz. Kafir demeden, onların annelerinin ve karılarının namusuna dil uzatacak sözler söylemeden tepkimizi göstermek zorundayız. Bu iki şey onların imanlarını yok saymamak, annelerinin ve karılarının namuslarına dil uzatmamak, böyle gergin zamanlarda zor zaptedilir bir durum olabilir. Ama Müslümanlık zor zamanlarda da korunan imanın adıdır. Vurup kırmak başka şey, imanını yok saymak başka şey. Hakaret etmek başka şey, onu 60 sene önce doğurup namusuyla ölüp gitmiş bir kadına namusu üzerinden dil uzatmak başka bir şey.

Müslümanlar olarak bu titizliği göstermek zorundayız. Bu titizliği gösterişimiz, yani onların anneleri ve karılarına dil uzatmayışımız, iman durumlarını Allah’a havale etmemiz, onların idam edilmelerini, en ağır cezalarla cezalandırılmalarını talep etmemize mani değil. Onları bin bir çeşidiyle protesto etmemize engel değil. Ama Rabbimiz imana ve namusa dil uzatmamıza izin vermiyor. Bunu unutmayalım.

İlgili Videolar