127) Rabbimiz Allah’tır

« »

Nureddin Yıldız Hocamız tarafından 2 Ocak 2011 Pazar günü yapılan Hayat Rehberi Sohbetidir.

AÇIKLAMA

  • Allah’ın varlığını kabul etmek ile O’nu ilah ve rab olarak kabul etmek farklı şeylerdir. Bu, iman farkıdır. İman da, hayatında Allah’ı rab ve ilah olarak kabul edip O’nun hükümlerine uygun bir hayat yaşamaktır.

 

  • Mü’min; Allah’ı rab olarak kabul eden, tek otorite ve güç olarak da O’nu tanıyan, başka güç ve otorite tanımayandır.

 

  • Mü’minin imanı gayptandır. Rabbini isim ve sıfatlarıyla tanır. Onlarla kendine bir hayat tarzı ve ahlak oluşturur. Mü’min kulluğunu “Rabbim Allah’tır.” deyip hayatını Rabbinin çizdiği sınırlar içerisinde yaşamaya çalışır.

 

  • “İman ettim.” demek yetmez; iman ispat ister. Esma’ü-l Hüsna’nın her birine iman edilir ve ona göre yaşanır. Allah’ın rızasına ve kanunlarına ters düşecek davranışlardan kaçınılır. Allah’ın kanunları ise; asla taviz verilemeyecek ve yaşamakla gurur duyulacak kanunlardır. Bu kanunlara uymak, gerçek imanın gereğidir.

 

  • Allah Teâlâ âdildir, hakîmdir; yaptığı her işi yerli yerinde yapandır. Allah, daha iyisi yapılabilecek bir iş yapmaz çünkü en iyisini bilir en iyisini yapar. Bu yüzden mü’minlerin Rabbi Allah’tır ve müminler O’nun Şeriat’ına tereddütsüz boyun eğerler.

 

  • Kelime-i tevhit; ret ve kabulden oluşur. Bu kabul; “La ilahe” diyerek O’nun dışındaki her şeyi, O’nun kanunu dışında her kanunu, kanunları, otoriteleri ret etmek ve “İllallah” diyerek de onu kabul etmek ve ona teslim olmaktır.

 

  • Müslüman olmak “Rabbim Allah’tır.” demek ve bu gerçeği bütün insanlığa söyletmeye çalışmaktır çünkü Müslüman, bütün insanlıktan sorumlu en hayırlı ümmettir.

İlgili Videolar