6649defa izlendi
Nureddin Yıldız Hocamız tarafından 4 Ocak 2015 Pazar günü yapılan Şehzadebaşı Camii Sohbetidir.
AÇIKLAMA
- Allah Teâlâ, eski kavimlerle ilgili olayları çocuklara hikâye olsun diye değil Müslümanlar kendilerine ders çıkarıp ibret alsınlar diye Kur’an-ı Kerim’e koymuştur ve bu hikâyeler, Kur’an-ı Kerim kıyamete kadar var olduğu sürece insanlığın aydınlanmasına vesile olacaktır.
- Çocuklarını Allah’a adadıktan sonra niyetlerindeki ihlâsı amele dökmeye çalışanlar, umduklarından daha fazlasını elde edeceklerdir çünkü niyetlerdeki ihlâs, Allah’ın lütfuyla asırlarca süren bereketi de beraberinde getirecektir. Unutulmamalıdır ki; niyetlerin tartısı insan nazarında değil Allah’ın terazisinde tartılmaktadır.
- Allah’a adanmak için yaratılmış bir bedenin, taşıdığı isim değil taşıdığı kafa mizanda ağır gelecektir. Allah murat ettikten sonra geçmiş yaşantısında en fasık olan insan bile bu Ümmet’in umudu olabilir. Yeter ki mü’min, Rabbine dönüp kendini O’nun yoluna feda edebilecek büyüklüğü gösterebilsin.
- Her doğan çocuk, Ümmet’in filizlenmesini beklediği bir fidandır. Allah her çocuğu, bugünün fidanı yarının çınarı olmaya aday olarak yaratmıştır. Bu sebeple bu Ümmet’in yarınları için çocuklarını Allah’a adayacak anne babalara olan ihtiyacı, bir fidanın suya olan ihtiyacından daha fazladır.
- Mü’minlerin çocuklarını israf etmeleri, su israf etmelerinden daha büyük bir afettir çünkü kaybedilen her çocuk, şeytanın eline verilmiş bir adamdır. Oysaki Ümmet’in, Hakk’ın adamı olması dışında feda edeceği bir adamı yoktur çünkü bir insan, bir Ümmet anlamına gelebilmektedir.
- Kur’an-ı Kerim’i okuduğu gibi yaşayan mü’min kadınlar, bu Ümmet’in çınarları olacak çocuklar yetiştirebilirler. Bu yetişmiş nesiller de adlarını tarihe değil Kur’an’a yazarlar.
- Adamak; üstün meziyetlere sahip olmak değildir. Adamak; o sevdayı ve şuuru yüreklere taşımaktır.