5) Hâin Darbe Kalkışması (5/10)

« »

4039defa izlendi

Topraklarımızı darbe teşebbüsü ile kana buladılar. Huzurumuzu ve gecelerimizi imha ettiler. Biz onları elbette Allah’a havale edeceğiz. Ettik de. Etmesek de Allah gördü zaten. Ama bazı ayrıntıları düşünmezsek on seneyi bulmadan bir darbe daha görürüz.

Bu adamlar, dünyanın bazı devletlerinden bile daha büyük bir bütçeyle çalışıyorlar. Pek çok Afrika ülkesi, bu adamların bütçesinin hayalini bile kurmamıştır. Müslümanlar’dan bir kurban kesmesi gerekenden kırk kurban parası alarak, müstakbel zekâtlarını bile toplayarak, sadakalar toplayarak, en zengin kolejlerin on liraya okuttuğu lise sınıfını cihat yapıyoruz diye yirmi liraya okutarak bu paraları topladılar. Şimdi öğreniyoruz ki bu paraları bankalara koyarak faiziyle yemişler. Allah kuruş kuruş hesabını soracak. Burunlarından getirecek. Ayrı bir mesele.

Ben Müslüman kardeşlerimize şöyle bir teklifte bulunuyorum. Özellikle 17 Aralık darbesinden sonra devlet, devlet olarak, bu grubu hırsız, eşkıya, gangster, din tüccarı diye ilan etti. Özellikle 17 Aralık darbesinden sonraki dönemde –öncesi da katılabilir buna- bu grubun direkt kendisine veya bağlantılarına zekât veren Müslümanlar, bu zekâtlarını yeniden verip vermeyeceklerini, yani Müslümanlar’ın bombalanması için yatırım uğruna zekât vermiş Müslümanlar’ın hem tevbe etmeleri hem de Diyanet İşleri, Din İşleri Yüksek Kurulu’na dilekçe yazıp, bir lira da olsa, bir milyon lira da olsa bu zekâtı yeniden vermem gerekiyor mu diye sormaları gerekir.

Din İşleri Yüksek Kurulu’nun da, tabi olduğu devletin eşkıya grubu olarak ilan ettiği çeteye verilmiş zekâtların yeniden verilip verilmemesi konusunda önlerindeki kitaplarıyla, vicdanlarıyla fetva verip, Müslümanları rahatlatmasını istiyorum. Diyanet, darbe teşebbüsünde sala okutarak üzerine düşen görevi yapmış olamaz. Din İşleri Yüksek Kurulu o grup hakkında konuşmalıdır. Direkt konuşamıyorsa temel ölçüleri açıklamalıdır. Mesela Maide suresinde teröre bulaşanların cezasını Allah nasıl tayin ediyor? “Öldürün” diyor. “İdam edin” diyor. “Ayaklarını ve ellerini çaprazlama kesin” diyor. “Ya da sürgün edin” diyor. Hapis cezası yok.

Din İşleri Yüksek Kurulu devleti yönlendirmelidir. Bu adamlara yıllarca hapishanelerde bakmak zorunda kalacak bu millet. Binlerce insan. Bir kasabadan fazla masraf çıkaracaklar devlete. Hâlbuki Kur’an bunu daha kestirme yollardan bitiriyor. Din İşleri Yüksek Kurulu bu grubun kendisine ve bağlantılı kuruluşlarına zekât veren Müslümanlar’ın verdikleri zekâtı yeniden iade edip etmemeleri konusunda iyi düşünmeli, bu kurulun da Allah’ın huzuruna çıkacağını bilerek hareket etmeleri gerekir. Müslümanlar da, zekat verenler de alimlere sorsunlar. Müslümanlar’ı bombalayan insanlara ben şu kadar zekât vermiştim. O zekatım benim, terörist oldu, Müslüman öldürdü, çocuk öldürdü, benim zekatım zekat mıdır? Sormalıdırlar.

İlgili Videolar